26 Aralık 2012 Çarşamba

BU BİR DİRENİŞ VE BAŞARI ÖYKÜSÜDÜR.



              Hayatımın hiçbir döneminde bir bitkiye doğru dürüst bakamadım. Yanlış yerlere koydum saksısını, su vermeyi unuttum, saksının boyutlarıyla, toprağın cinsiyle hiç ilgilenmedim. Bana hediye edilen her bitkinin hayatını maksimum düzeyde zorlaştırdım, hiçbiri bana ve umursamazlığıma tahammül edemediler ve öldüler.

            8 ay kadar önce eve yeni bir bitki geldi. Adını bile bilmediğim bir şey. Küçücüktü ama üzerinde onlarca pembe çiçeği vardı. Büyük bir hevesle aldım, mutfak camının önüne yerleştirdim. Çiçeğin gölgeye mi güneş alan bir yere mi konulması gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Haftada kaç kez su verilmeli, ne miktarda su verilmeli bilmiyordum, kimseye sormak gereği de hissetmedim. Nasılsa ölür dedim. Bir hafta sonra çiçekleri döküldü. Dökülen çiçeklere bakıp “ben böyle olacağını biliyordum, yakında yaprakları da dökülür, sonra da ölür” dedim. Pencerenin tozunu almaya çalışırken kolum çarptı yere düştü, minicik saksısındaki toprağın yarısı yere saçıldı, “zaten ölecek bir de başıma iş çıkardı işin yoksa bir de yerleri temizle” diye söylene söylene yerden kaldırıp tekrar camın kenarına koydum, toprağı yarı yarıya azalmış olarak. Aklıma ne zaman eserse o zaman su verdim. Bazen günde 2 kere bazen 3 hafta sonra. Aylar geçiyordu ama çiçek bir türlü ölmüyordu. Ölüp ölmediği umurumda da değildi aslında. Bitkileri ölmeden atmamak gibi bir prensibim var. Ölene kadar aynı yerde, camın önünde, toprağı eksik, belki susuz belki fazla sulanmış olarak orda duracaktı.

            Bu gün sabah kalktım, kendime bir kahve yapmak için mutfağa girdim. En son ne zaman su verdim acaba diyerek çiçeğin yanına gittim. Neredeyse bütün dallarından tomurcuklar fışkırmıştı. Pembe Pembe açacak onlarca minik çiçek tomurcuğu. Gözlerimi ovuşturdum, "yok canım gerçek olamaz" dedim. Eğilip dikkatlice baktım. Saksısı minicik bir kaktüsün sığacağı kadardı, doğru düzgün toprak kalmadığından köklerinin yarısı toprağın dışındaydı. Her zaman açık duran mutfak camı yine açıktı olanca soğuk yapraklarına işlemişti.

            Onunla ilgilenmesi gereken sahibinin ilgisizliğine, boş vermişliğine ve sevgisizliğine, üzerine esen buz gibi soğuk rüzgârlara, sıkıştığı o minicik saksısısına, susuzluğa, topraksızlığa karşı direndi, direndi ve onlarca güzel tomurcukla karşılık verdi. Sabahın erken saatinde gece kafasında kurduklarından mutsuz, yorgun, hayata isyan dolu bir kadın onun o minik tomurcuklarına baktı ve hayatın bütün zorluklarına, insanların acımasızlıklarına, sevgisizliklerine, kendisini sıkıştırmaya çalıştıkları küçücük saksılara direnmesi gerektiğini anladı, çiçeğe bakıp kocaman gülümsedi, kahvesinden bir yudum aldı ve bilgisayarının başına geçip bu güzel mücadeleyi belki başka birilerine de ilham olur diye anlatmak istedi :)
            Bütün ilgisizliklere rağmen çiçek açanlardan olabilmek, bize ve tüm ilgisizliklerimize rağmen çiçek açanları, fark edebilmek dileğiyle.. "B"


5 yorum:

  1. tüylerim diken diken okudum sevgili "B"

    İmza: G

    YanıtlaSil
  2. mutlu yıllar,bu çiçekten alacak çok dersimiz var:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle öyle , aldığımız dersleri sık sık hatırlamak da lazım :) hepimiz için çok çok güzel bir yıl olsun :))

      Sil
  3. Yorumunuzu okudum,çok teşekkür ederim.Yayını sildiğim için yayaınlayamadım ama size dönmeden de edemedim.Hayır demeyi ve kendim için yaşamayı öğrenmem lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hepimiz öğrenmeye çalışıyoruz :)) çok çok güzel günler sizin olsun :) bizim de olsun :)

      Sil