31 Ocak 2013 Perşembe

ŞAŞKIN KUŞLAR KAPI SÜSÜ :)

Daha önce burada şaşkın kuşlar yaptığımızdan bahsetmiştik.

Bu şaşkınları ne yapsak ne etsek diye epeyce düşündük, sonunda bir kapı süsünün üzerine kondurmaya karar verdik. 

Huzurlarınızda Şaşkın Kuşlar Ailesi :) 



18 Ocak 2013 Cuma

HEPİMİZ İÇİN MUSMUTLU BİR HAFTA SONU OLSUN :)


Neye sahip olduğumuz değil,

Neyin keyfine varabildiğimizdir mutluluğu yaratan...

Charles SPURGEON


NOT: Fotoğraf netten alıntıdır, malesef sahibini bilmiyoruz.

14 Ocak 2013 Pazartesi

İlknur Hanım'ın kapı süsü :D


İlknur Hanım bize blogumuzdan ulaştı ve kapı süsü siparişi verdi :) 
Kapı süsümüzde yine keçe, kınnap ipi, doğal rafya ve yapma çiçek kullanıldı. 
Baba kuş ve oluş kuşa birer şapka,anne kuşa da güzel bir çiçek konduruverildi. Musmutlu bir aile oluverdi :) 



Güle güle kullansın 
İlknur Hanım .
İyi günlerde. 
Mutlu yarınlarda ...


10 Ocak 2013 Perşembe

Annesinin güzel kuzusu Scarlet'in güzel dünyası :)


Evettt , Türkiye sınırlarını aştık:) Yeni doğan mini mini bir kız çocuğuna gidiyor yaptığımız battaniye ve duvar süsü. minik kusunun adı, Scarlet :) 
Pano ve battaniyede de aynı tema çalışıldı. 
Pano, köpüğün üstü kumaş kaplanarak ve üzeri keçe ile süslenerek elde edildi. Panonun kenarları ise örgü polar ile kaplandı. Panoda montaj için, dikiş ipi kullanılmıştır. 




Minik kusu Scarlet'in battaniyesinde, sadece polar kullanılmıştır. Battaniyede yine yapıştırıcı kullanılmamış olup tüm montaj, el dikişi ile yapılarak sağlamlaştırılmıştır. 


Bulutun içi ve elbisenin içi elyaf ile doldurularak pufuduklaştırıldı :) Galiba en çok sevdiğimiz bulut pufuduklaştırmak :D    

                                                         
İkisi bir arada ne kadar da güzel görünüyor. Çok emek verdik ama sonucu çok güzel oldu. ( Hiç mütevazi olamayacağız bu konuda, aramızda kalsın :)  )                    

Güle güle kullansın, çooook uzak ülkedeki minik ve güzel kokulu Scarlet Minnie Gabbutt :) Hayatın sana şans getirsin :) 

                                            "B & G" 

İYİ Kİ DOĞDUN PRENSES :)

  Mini mini, dünyalar güzeli, Tuana'nın doğum günüydü dün, okulda kutladı doğumgününü, arkadaşlarına hediye etsin diye sevimli bulutlardan magnetler hazırladık. 




 Bütün güzellikler, bütün mutluluklar, başarı, sağlık, huzur senin olsun prenses, sen iyi ki doğdun, ben de senin teyzen olmanın nasıl güzel bişey olduğunu öğrenmiş oldum :) "B"


26 Aralık 2012 Çarşamba

BU BİR DİRENİŞ VE BAŞARI ÖYKÜSÜDÜR.



              Hayatımın hiçbir döneminde bir bitkiye doğru dürüst bakamadım. Yanlış yerlere koydum saksısını, su vermeyi unuttum, saksının boyutlarıyla, toprağın cinsiyle hiç ilgilenmedim. Bana hediye edilen her bitkinin hayatını maksimum düzeyde zorlaştırdım, hiçbiri bana ve umursamazlığıma tahammül edemediler ve öldüler.

            8 ay kadar önce eve yeni bir bitki geldi. Adını bile bilmediğim bir şey. Küçücüktü ama üzerinde onlarca pembe çiçeği vardı. Büyük bir hevesle aldım, mutfak camının önüne yerleştirdim. Çiçeğin gölgeye mi güneş alan bir yere mi konulması gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Haftada kaç kez su verilmeli, ne miktarda su verilmeli bilmiyordum, kimseye sormak gereği de hissetmedim. Nasılsa ölür dedim. Bir hafta sonra çiçekleri döküldü. Dökülen çiçeklere bakıp “ben böyle olacağını biliyordum, yakında yaprakları da dökülür, sonra da ölür” dedim. Pencerenin tozunu almaya çalışırken kolum çarptı yere düştü, minicik saksısındaki toprağın yarısı yere saçıldı, “zaten ölecek bir de başıma iş çıkardı işin yoksa bir de yerleri temizle” diye söylene söylene yerden kaldırıp tekrar camın kenarına koydum, toprağı yarı yarıya azalmış olarak. Aklıma ne zaman eserse o zaman su verdim. Bazen günde 2 kere bazen 3 hafta sonra. Aylar geçiyordu ama çiçek bir türlü ölmüyordu. Ölüp ölmediği umurumda da değildi aslında. Bitkileri ölmeden atmamak gibi bir prensibim var. Ölene kadar aynı yerde, camın önünde, toprağı eksik, belki susuz belki fazla sulanmış olarak orda duracaktı.

            Bu gün sabah kalktım, kendime bir kahve yapmak için mutfağa girdim. En son ne zaman su verdim acaba diyerek çiçeğin yanına gittim. Neredeyse bütün dallarından tomurcuklar fışkırmıştı. Pembe Pembe açacak onlarca minik çiçek tomurcuğu. Gözlerimi ovuşturdum, "yok canım gerçek olamaz" dedim. Eğilip dikkatlice baktım. Saksısı minicik bir kaktüsün sığacağı kadardı, doğru düzgün toprak kalmadığından köklerinin yarısı toprağın dışındaydı. Her zaman açık duran mutfak camı yine açıktı olanca soğuk yapraklarına işlemişti.

            Onunla ilgilenmesi gereken sahibinin ilgisizliğine, boş vermişliğine ve sevgisizliğine, üzerine esen buz gibi soğuk rüzgârlara, sıkıştığı o minicik saksısısına, susuzluğa, topraksızlığa karşı direndi, direndi ve onlarca güzel tomurcukla karşılık verdi. Sabahın erken saatinde gece kafasında kurduklarından mutsuz, yorgun, hayata isyan dolu bir kadın onun o minik tomurcuklarına baktı ve hayatın bütün zorluklarına, insanların acımasızlıklarına, sevgisizliklerine, kendisini sıkıştırmaya çalıştıkları küçücük saksılara direnmesi gerektiğini anladı, çiçeğe bakıp kocaman gülümsedi, kahvesinden bir yudum aldı ve bilgisayarının başına geçip bu güzel mücadeleyi belki başka birilerine de ilham olur diye anlatmak istedi :)
            Bütün ilgisizliklere rağmen çiçek açanlardan olabilmek, bize ve tüm ilgisizliklerimize rağmen çiçek açanları, fark edebilmek dileğiyle.. "B"


25 Aralık 2012 Salı

Şaşkın Kuşlar :)



Şaşkın kuşumuzu yaptık , bundan sonra ne yapsak ki ? Acaba size bir sürpriz mi olsa bu :))) 



   Hatta bu şaşkın kuşun bir de şaşkın sevgilisi mi olsa ki ??? 




   Sürprizzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz :))))) Bekleyiniz :)